8 Aralık 2012 Cumartesi


İstanbul Eğitim Danışmanlık


0542 547 40 10

0216 349 75 77

GO NEDİR ?



Go, belki de tahta üzerinde oynanan dünyanın en eski oyunudur. Kurallar çok 

basittir ve birkaç dakika içinde öğrenilebilir. Fakat bu kurallar sayısız, 

büyüleyici hamle dizilişlerini ve zekice manevraları ortaya çıkarır. Oynamayı 

öğrenmek kolaydır, ama iyi oynamayı öğrenmek çok fazla çalışma ve deneyim 

gerektirir. Özellikle yeni başlarken öğrenmenin en iyi yolu, mümkün olduğu 

kadar çok oyun oynamak ve çeşitli şekil kalıplarını tanımaktır.

Dünyada birçok Go sever için Go, eğlenceli bir hobiden çok daha fazlasıdır

Çok eski zamanlarda Go bir savaş sanatı olarak görülmekteydi ve Japonya, 

Kore, Çin'deki savaşçıların eğitiminin bir parçasını oluşturmaktaydı. Aynı 

zamanda hattatlık, müzik ve resimin yanında Go, hem erkekler hem de 

kadınlar için klasik eğitimin de bir unsuru olmaktaydı. Günümüzde Asya ve 

dünyanın dört bir yanında milyonlarca Go sever bulunmaktadır. En iyi oyuncular 

profesyonel liglere katılmakta ve böylece şampiyonluk, turnuva ve unvan 

maçları televizyona geniş bir izleyici kitlesi çekmektedir. İnternetin 

kullanılmaya başlamasıyla beraber dünyanın her yerindeki amatörler 

birbirleriyle kendi evlerinden çıkmadan bile oynayabilmekte ve profesyonel 

oyuncuların maçlarını izleyebilmektedirler.


GO'NUN TARİHİ

Go'nun kökenleri antik Asya tarihinin gizemleriyle örtülüdür, ancak oyunun en azından 4000 

yıl öncesine dayandığı düşünülmektedir. Go muhtemelen dünyada oynanan en eski tahta 

oyunudur. Köklerini Uzakdoğu'dan alan Go, ilk olarak Çin'de ortaya çıkmıştır.

GO'NUN FAYDALARI
Oyunların eğitimdeki ve çocukların zeka gelişimindeki yeri daha yeni yeni anlaşılmaya

başlanmıştır. Batı'da yapılan araştırmalar göstermiştir ki çocukların satranç oynaması sadece

beynin gelişmesinde değil sosyal yönlerinin ve okuldaki başarılarının da gelişmesini

sağlıyor. Ancak Batı'da yapılan bu tür araştırmalarda go oyunu dikkate alınmamıştır.

Go neden bir gencin eğitimine olumlu bir katkıdır? Kimi Japon psikologlar go oynayan

çocuklar üstünde birçok deney gerçekleştirmişlerdir. Sonuç olarak     go'nun bir 

çocuğun doğuştan gelen kabiliyetlerini en iyi geliştiren yol olduğuna karar 

verilmiştir. Bir araştırmaya göre go'nun stratejisi tüm tahtaya yayılmakta; yani tahtanın

bir yerinde olanlar bütün tahtaya yansımaktadır. Buna karşın çocuğun dünyaya bakışı dardır

ve go öğrendikçe dünyaya daha geniş bakar.


Çocuklar ne kadar erken başlarsa sonuçlar da o kadar iyidir. Dört beş yaşlarında 

başlatmak idealdir. Bu yaşlarda bir çocuğun beyninin sadece % 65-70'i gelişmiştir, yani go, 

4-5 yaşlarında düşünmeyi öğretmek için en iyi yaştır. Bundan da öte çocuk go oynamayı 

sever çünkü oyunun kendisi eğlencelidir.

Go oyununun çocuğa vereceği en önemli becerilerden biri çocuğun 

yoğunlaşabilmesidir (konsantrasyon). Çocuklar oyuna yoğunlaşıyorlar çünkü 

oynamaktan zevk alıyorlar. Oynarken akıllarında çeşitli olasılıkların tahtada nasıl gözükeceği, 

bunları akılda tutarak ve bunların doğuracağı sonuçları çözümleyerek bir sonuca 

ulaşabilecekleri şekilleniyor. Bu işlem sırasında çocuklar zekalarını sonuna kadar kullanırlar. 

Çocukların zekalarını bu kadar çok kullanırken eğlenecekleri başka birşey 

bulmak epey zordur. Yoğunlaşmak öğrenilen birşeydir. İnsanlar sevdikleri işleri 

yaparken yoğunlaşmayı öğrenirler. Ancak iki çeşit, etkin ve edilgen yoğunlaşma vardır. 

Bir çocuk sevdiği bir televizyon programına da yoğunlaşabilir ancak bu edilgen olanıdır. Go 

oynarken zekayı sonuna kadar kullanmak gerekmektedir. Go oynayan bir çocuğu görürseniz 

eğer gözleri tahtaya yapışmış gibidir ve başka hiçbirşey dikkatini çekemez. Sonuç olarak go 

oynayarak geliştirilen yoğunlaşma kabiliyetini hayatın başka alanlarına da taşınayabilir.

Herhalde bu nedenden dolayı da Tokyo Uni. (Japonya'nın Harvard'ı) gibi Japonya'daki iyi 

üniversitelere girenler, büyük şirketlerin yöneticileri iyi birer go oyuncusudurlar.

Go'nun en önemli özelliği oynanırken hem hisleri hem de analitik kabiliyetleri 

ortaya koyma gerekliliğidir. Oyunun başlarında o kadar çok seçenek vardır ki hiç kimse 

kesinlikle hangi hamlenin bir başka seçenekten daha iyi olduğunu söyleyemez. Tabii ki kimi 

stratejik kararların alınması ve o doğrultuda oynanması gerekmektedir ancak gene de 

profesyonel oyuncular bile hisleri doğrultusunda oynarlar. Ancak oyun ilerledikçe analitik 

kabiliyetler daha da öne çıkar ve oyun sonunda en önemli etken olur. Analitik kabiliyetlerin 

kullanılması açısından go ile satrancı eşit görebiliriz ancak kişinin yaratıcılığını kullanması 

açısından bakınca satranç bu boyutta kendini gösteremez. Burada belirtmek gerekebilir, hala 

bilgisayarlar orta halli bir go oyuncusu gibi oynayamazlar. Bu konu birçok bilgisayarcı, 

yapay zeka konusunda çalışan araştırmacılar ve go oyuncuları için iyi bir araştırma 

konusudur. Örneğin Taiwan'lı bir işadamı 1.dan (amatör) seviyesinde bir program 

geliştirebilene 1 milyon amerikan doları vadetmiştir.

Beyin ile ilgili kimi bilgileri açıklamakta fayda var. İnsan beyni sağ ve sol yarıkürelerden 

oluşur. Genelde sağ elini kullananlarda sol yarıküre daha baskındır.  Mantık ve dil 

kabiliyetleri bu yarıküre tarafından kontrol edilir. Solaklarda ise sağ yarıküre baskındır. Daha 

sezgisel yetenekler; müzik, karışık şekillerin tanınması gibi yetenekler beyinin sağ tarafından 

denetlenir.

İnme olduğunda beyinin bir tarafı zarar görür. Eğer bir go oyuncusuna gelen inme beynin 

sağ yarıküresine zarar verirse oyun açılışında büyük bir düşüş yaşar, ancak oyun ortası ve 

oyun sonu gene eskisi gibi kuvvetlidir. Eğer inme beynin sol tarafına zarar verirse, 

oyuncunun oyun açılışı eskisi gibiyken oyun ortası ve sonu eskisi gibi kuvvetli olamayacaktır. 

Genelde inmelerden sonra kişinin kendini toparlaması epey zordur. Ancak solakların 

konuşma kabiliyetlerini toparlamaları zor değildir. Şaşırtıcı bir şekilde 4-5 yaşlarından beri 

go oynayanlarda inme sonrasında, sağ ellerini kullanıyor olsalar bile konuşma kabiliyetlerini 

kolayca toparladıkları gözlemlenmiştir.


Beynin tek tarafını kullanmak verimsizdir. Ancak go oynamak beynin her iki 

yarısını da kullanmaya zorlayaraktan hem mantık hem de yaratıcı taraf 

geliştirilmiş olur.

Cho Chikun -Kisei, Meijin ve Honinbo ünvanlarının sahibi, Go a Complete Introduction of 

the Game, 1997 Tokyo,

NOT; Gruplarımız 12 Kişiliktir. Eğitim Haftada 1 Gün 1 Saattir.